Ads 468x60px

3 Şubat 2012 Cuma

İstatistiğin Gelişimi

İstatistiğin Gelişimi

Askerlik ve vergi almak amacıyla ilk çağlardan başlayarak nüfus, mal ve arazi kayıtları yapılmıştır.

50 asır önce eski Mısır’da yaşamış bir kralın mezarındaki şekiller incelendiğinde, savaş esirlerinin, ele geçirilen sığır ve keçilerin sayıları, ilk istatistik kayıtları için örnek verilebilir.

İstatistiklere en çok önem verenlerin başında Roma’lılar gelmektedir. Roma’nın altıncı kralı, Servius Tullis (M.Ö. 434-378) döneminde sayım yapılmıştı.


Roma Cumhuriyetinde, her bir ailenin bireyleri ile birlikte mal ve arazi miktarı beş yılda bir kaydedilirdi.

Osmanlı Devleti’nde 1389 yılında mal, arazi ve vergi ödemesi gerekenlerin kayıtlarının tutulduğu Defterhane adlı kayıt bürosu kurulmuştu.

Osmanlı İmparatorluğu Döneminde istatistik çalışmaları, başlangıçta devlete belirli hizmetler yapmakla görevli memur ve sipahilere bırakılan gelir kaynaklarının nicelik ve değişmelerini saptamak amacıyla, 30-40 yıl gibi aralıklarla nüfus ve toprak sayımları yapılması şeklinde düşünülmüştür.

Askerlik ve vergi alma amaçlı düşünülen ve başarı ile sonuçlandırılan ilk nüfus sayımı 1831 de yapılabilmiştir.

İstatistik, İngiltere’de 1834 yılında İstatistik Derneğinin kurulmasından sonra bir bilim dalı olarak kabul edildi ve insanlarla ilgili olguları uygun bir şekilde göstermek için sayılarla ifade edilebilen genel kurallar olarak düşünüldü.

Böylece daha önceleri veri anlamında kullanılan istatistik sözcüğü, veriyi yorumlama ve kaynağı ne olursa olsun veriden sonuç çıkarma anlamını kazanmaya başladı.

İstatistiğin orijini insanlığın başlangıcına kadar dayanmasına karşın büyük öneme sahip bir konu olarak yakın zamanlarda ortaya çıkmıştır.İstatistiğin gelişimi, bir dilin gelişimine benzer. Dil gibi, istatistikte gerekli görüldükçe derece derece geliştirildi. 16. yüzyılda çeşitli Batı Avrupa ülkelerinde yönetimi elinde bulunduranlar kendi halkları ile ilgili bilgi sahibi olmak istediklerinde istatistiğin gelişimi başladı.17. yüzyılda, çağdaş nüfus sayımlarına benzerlik gösteren sayımlar yapılmıştı. Aynı dönemde, yaşam sigortası için sigorta şirketleri tarafından ölüm oranı tabloları ve hayat istatistikleri hazırlanmıştı.

Yarım yüzyıl öncesine kadar yönetim amaçları için gereksinim duyulan verilerin toplanması ve tablolaştırılması için bazı kamu kuruluşlarında az sayıdaki çalışanın dışında istatistikçi denilen yetişmiş kişiler yoktu.

Günümüzde ise istatistik, alınacak kararların doğruluğunu desteklemek için kullanılan büyülü bir sözcük oldu.

20. yüzyılın ikinci yarısında istatistikçiler yönetim kadrolarında, sanayide ve araştırma organizasyonlarında çalışmaya başladılar. Üniversitelerde, istatistiği ayrı bir disiplin olarak öğretmeye başladılar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder